Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay’da yaptığı seçim konuşmasında söyledikleri şöyle bir tartışılıp unutuldu. “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı” demişti Erdoğan.
Bu sözlerin manası “Bizim partinin adaylarına oy vermezseniz hükümetten hizmet alamazsınız” şeklinde anlaşıldı. Başka türlü anlaşılmasına da imkan yoktu zaten.
Aslına bakarsanız, mevcut uygulama da bu yönde maalesef. Gerçi kürsülerde “Biz 85 milyonun hükümetiyiz” diye konuşuluyor ama özellikle belediyeler konusunda uygulanan ayrımcılık herkesin bildiği bir gerçek.
Devlet imkanlarının -yani hepimizin hakkının- siyasi parti çıkarı için tepe tepe kullanılması da bizdeki siyasetin etik ilke bilmeyen ve kul hakkı tanımayan karakterinin tezahürlerinden biri. Özellikle seçim zamanlarında devlet kurumları açık açık iktidardaki siyasi parti adına kampanya yürütüyorlar. Yalnızca bugünden mi bahsediyoruz? Eskiden yok muydu bu çeşit siyasi suistimaller? Hep vardı ama son dönemde bu iş adeta...