Bütün Türkiye’nin yüreğini yakan Adana’daki yurt yangını ister elektrik kontağından çıkmış olsun ister mutfaktaki ateşten, bu facianın hazırlanışı ve şekillenişi öncelikle toplumsal zihniyetimizdeki arızaların sonucu. Nitekim söz konusu öğrenci yurdundaki yangın merdiveni çıkışının kilitli olması bu arızaya dair yeterince açıklayıcı bir detay. Muhtemelen ülkenin pek çok yerinde binalardaki yangın çıkışları “güvenlik kaygısıyla” kilitli tutuluyordur. Zihniyet arızamızın bir yönü bu. Ama söz konusu öğrenci yurdunda “denetim” konusunda ekstra bir problem olduğu belli. Ekstra bir problem var, çünkü bir dini cemaat tarafından işletildiği söylenen bu yurtla ilgili denetimi gerçekleştirmesi gereken kamu görevlisi açısından bu işi yapmak o kadar kolay olmasa gerek. Dinî cemaatlerin bilhassa yerel siyasetçiler üzerindeki etki gücünden bağımsız olarak anlaşılması zor bu meselenin.
Ülke çapında cemaatlere ait kaç öğrenci yurdu olduğunu biliyor muyuz acaba? Özel yurtların ne kadarının hangi cemaate ait olduğunu, bu yurtların ne kadarının “kayıtlı” olarak işletildiğini devletin hangi birimi biliyor?
Bu arada FETÖ’ye ait öğrenci yurtlarının 17-25 Aralık sürecinin ardından veya 15 Temmuz darbe kalkışması sonrasında ne kadarının başka isimler altında işletilmeye devam ettiğini; ne kadarının başka cemaatlere devredildiğini bilen var mı?