Biliyorsunuz, aristokrasi seçkinlerin (elitlerin) yönetimi demek. Tam sözlük anlamı en iyilerin yönetimi. (Sanılanın aksine, devletin filozoflar tarafından yönetilmesinin en iyi idare şekli olduğunu savunan Aristo’nun adından gelmiyor kavram.) Aristokrat sözü sonradan toprak zengini soylular sınıfının adı haline gelmiş. Onlar da toplumun seçkinleri tabii. Miras yoluyla edinilmiş bir seçkinlik bu. Babadan oğula geçen.
Bir de bugünkü demokratik toplumlardaki seçkinler var. Bugünkü demokratik toplumların seçkinleri o eski aristokratlardan biraz daha farklı bir zümre. Hatta epeyce farklı. Asaletleri tevarüs edilen cinsten değil en başta. (İsmet Özel’in “Benim tevarüs edilmemiş asaletim” dediği şey.) İkincisi, toplumun bugününe veya geleceğine ilişkin karar alma süreçlerinde son sözü söyleme yetkisine sahip kişiler değil bunlar. Daha ziyade yön verme, yol gösterme, tercih önerme işlevine sahipler.
Yine de bu seçkinlerin de toplumun gidişatı üzerinde etkileri yok değil. Özellikle kritik anlarda kimseden korkup çekinmeden, kişisel çıkarını düşünmeden öne çıkıp kalabalıklara yol göstermek hayatî bir rol ve bu rolü oynamak toplumun seçkinlerinin görevidir.
Peki...