Demirel’in meşhur “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” sözünün önümüzdeki seçim için geçerliğini sorgulama babında iktidar partisinin anketlere yansıyan mevcut oy oranına dikkat çekmiştim bir önceki yazıda. “En azından iktidar partisinin kemik tabanı durumundaki yüzde otuzluk kitle, anketlere göre, mutfağındaki boş tencerenin sorumlusu olarak iş başındaki hükümeti görmeye yanaşmıyor hâlâ” diyerek, “Burada bir yanlışlık mı var acaba?” diye sormuştum.
İktidar partisinin ciddi bir oy kaybı yaşadığı muhakkak. Ancak yönetme zafiyetini ayan beyan gösteren ekonomideki vahim duruma rağmen halktaki desteğinin yüzde otuzun pek altına düşmemiş olması üzerinde durulması gereken bir husus.
Yüzde otuz elbette seçim kazanmaya yetecek bir oran değil ama herhangi bir siyasi partinin yeni bir konjonktürde yeni bir sıçrama yapmasına yetebilir. Onun için değerli. Öyle olmasa bile bir partinin taraftar kitlesinin bu derecede “ekonomiye dirençli” olması yine de ilginç…
Yoksa dışarıya karşı dile getirilen bu “direnç” aslında derinde canlanan başka bir tutumun ifadesi mi? Yani, soran olursa “Mecburen yine kendi...