Müritlerini “haşhaş”ın da yardımıyla birer robota çevirerek bunları bazen düşmanlarını alt etmek üzere bazen de düpedüz bazı makamlara ve bazı şahıslara para karşılığında kiralık katil hizmeti vermek üzere silah gibi kullanıyordu Hasan Sabbah. (Bugün batı dillerinde suikast-suikastçı anlamında kullanılan “assasin” kelimesi köken olarak Alamut Şeyhi’nin müritlerine verilen“Haşhaşi” adından geliyor.) Aralarındaki sayısız benzerlikler dolayısıyla Fetullahçılara da bugün Haşhaşi diyoruz ki son olarak 15 Temmuz gecesi yaptıklarını gördükten sonra bunlarla ilgili hüsnüzan beslemenin mümkün olmadığını ve bu adlandırmanın ne kadar isabetli olduğunu herkes gördü.
Ama FETÖ’nün tarihteki tek benzeri Hasan Sabbah ile Haşhaşî fedaileri değil tabii. Konuşma becerileriyle, olmazsa olmaz teatral yetenekleriyle ve elbette insanları kandırmaya yetecek kadar bilgileriyle etraflarına topladıkları kişileri parmaklarında oynatarak toplumsal güç ve siyasi nüfuz kazanan Fetullah gibi adamların örneği tarihte çoktur.
En fazla bilinenlerinden biri Rus papazı Rasputin’dir bu tarz adamların. Bizim kuşak daha çok Boney M grubunun meşhur şarkısından bilir bu ismi. Rasputin’in müthiş bir ikna gücü olduğu, karşısına alıp konuştuğu herkesi kolayca etkileyebildiği söylenir. Hatta sadece insanları değil, vahşi atları bile konuşarak sakinleştirdiğine ilişkin bir hikâye de var. Aslında bu hikâyeden anlaşılan şey adamın “hipnoz” yeteneğine sahip olduğundan ibaret. Ama bunu kendisinin“doğaüstü güçleri olan bir kişi” olduğunu göstermek amacıyla kullandığı belli. Gençlik yıllarında “Meryem Ana’nın kendisine göründüğünü” iddia ederek kendisini bir aziz olarak göstermeye çalıştığı ve etrafına birtakım insanları topladığını da hatırlarsak masum bir papazla karşı karşıya olmadığımızı anlarız herhalde.