Dini konulardaki tartışmaların son günlerde olabildiğince arttığını, ilahiyatçıların şimdiye kadar görülmediği ölçüde medyatik bir görünürlük kazandıklarını düşünen ve bütün bunları birtakım komplo teorilerine bağlayanlar var. Oysa bundan beş yıl önce de on yıl önce de 20 yıl önce de dini konular hararetle tartışılıyordu. En az futbolun tartışıldığı kadar, en az siyasetin tartışıldığı kadar bizim toplumda dini konular yoğun biçimde tartışılır. Ancak son 20 yıl içinde özel televizyonlar sayesinde biraz daha görünürlük kazandı toplumun bu ilgisi. *** Dini konulardaki tartışma ve çatışmaları Türkiye’nin cumhuriyetten sonraki tercihlerinin ve tabii laiklik uygulamasının toplumun geniş kesimlerinde doğurduğu reaksiyonla açıklayanlar çoğunlukta. Bugün iktidarda olan kadroların söz konusu kesimlerin itirazlarına dayanan politikalarını da dinin gündemde oluşuna gerekçe gösterenler az değil. Bunlar bir yere kadar doğru tabi ama tarihe baktığınızda dinin yorumlanması konusundaki çatışmaların da dinin siyasi işlerle ilgisinin de her zaman problem teşkil ettiğini görebilirsiniz. Yakın tarihten söz etmiyorum. Söz gelimi reformcu siyasetiyle tanıdığımız II. Mahmud’a yönelik “gâvur padişah” suçlamasının siyasi değerini tartışma niyetinde değilim.