Buna benzer başlıklarla yazdığım kaçıncı yazı bu, bilmiyorum. 2011’den bu yana Türkiye’nin dış politikasında, daha doğrusu iktidar seçkinlerinin dış politika anlayışında bir revizyon veya hiç değilse bir esneme ihtiyacı olduğu fikrini savunuyorum. Son yazılarımda “dostları çoğaltmak, düşmanları azaltmak” diye formüle etmeye çalıştığım çözümü. Daha önce yazdıklarım bir yana, bu gazetede söz konusu formülasyonu ifade ettiğim ilk yazı 17 Mart tarihinde çıkan “Dış Politikada Düşman Azaltma Zamanı Geldi” başlıklı yazıydı. Özellikle Suriye iç savaşı sürecinde gelinen nokta itibarıyla bu ihtiyacı artık herkes görmeye başladı ki son günlerde “dostları çoğaltmak, düşmanları azaltmak” formülasyonu da dillere yerleşti. İlk önce Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında “Biz dostları çoğaltmaya, düşmanı azaltmaya niyetliyiz” ifadesini kullandı. Sonra İslam Zirvesi’nde bu ifadeyi yeniden kullandı. Hatta son Afrika seyahati sırasında Somali Cumhurbaşkanı’na “dostlarınızı artırın düşmanlarını azaltın” tavsiyesinde bulunduğu basına yansıdı. *** Keza şimdiki Başbakan Binali Yıldırım da göreve geldiğinde, yanlış hatırlamıyorsam hükümet programını açıklarken “Düşmanları azaltacağız, dostlarımızın sayısını artıracağız” dedi. Suriye konusunda ise “Dört yıldır devam eden anlamsız savaş” ifadesini kullandı.