Siyasetçilerimizden tutarlılık bekliyoruz, belirli konularda bir gün öyle bir gün böyle davranmalarını yanlış buluyoruz. Dostların bir anda düşman, düşmanların bir anda dost haline gelmesini normal görmüyoruz.
Böylesi tutum değişikliklerini haklı olarak kıyasıya eleştiriyoruz ama bizim eleştirdiğimiz şeyin kitleler için ne ölçüde sorun teşkil ettiğini pek bilmiyoruz.
İkincisi, siyasi tutum değişikliği dediğimiz şey günübirlik ihtiyaçlar çerçevesinde denize düşen yılana sarılır anlayışıyla da yapılabilir, stratejik planlamalar doğrultusunda da.
Mesela, Fatih’in İstanbul’u alıncaya kadar uyguladığı politikaların fetihten sonra tam aksi yöne dönmesi bunlardan hangi kategoriye girer?
Ya II. Abdülhamid’in saltanatının ilk yıllarında anayasal yönetim ve parlamento taraftarı olması?
Ya da -geçenlerde Şükrü Hanioğlu’nın yeni kitabı vesilesiyle İskender Öksüz’ün dile getirdiği- Atatürk’ün Milli Mücadele döneminde verdiği İslamcı veya sosyalist mesajlar?