Özellikle Batı dünyasında çok satan ve çok okunan popüler tarih kitapları arasında geçmişteki bazı önemli hadiseleri yeni baştan kurgulamaya yönelik eserler epeyce geniş yer kaplar. Amerika daha erken veya daha geç keşfedilseydi tarihin akışı nasıl olurdu?.. Bolşevik Devrimi başarısız olsaydı ne olurdu?.. Böyle konular işleniyor bu çalışmalarda. Doğası gereği uzman olmayan okur kesimine hitap ediyor bu yayınlar ama bunların birçoğunda ilgili alanlardaki saygın uzmanların imzası olabiliyor.
Bizde galiba geçmişte yaşananlardan ders çıkarma konusunda daha ziyade “olmuş ile ölmüşe çare yok” veya “eğer ile meğeri evlendirmişler çocukları keşke olmuş” gibi deyimlerle ifadesini bulan bir anlayış hâkim olduğu için bu türün gelişmesi mümkün olmadı. Çünkü bunun için olaylar arasında sebep sonuç ilişkisi kurmak gerekiyor. Ama geçmişteki başarılarımızı ecdadımızın dindarlığına, dürüstlüğüne, cesaretine dayandırmak; başımıza gelen felaketleri ise Yahudi komplosuna bağlamak veya masonları, dönmeleri sorumlu tutmak bize daha kolay geliyor. Sebep sonuç ilişkisi istiyorsanız bu da sebep sonuç ilişkisi. Sebep sonuç ilişkisinin ille de siyasi, sosyal ve ekonomik alandaki maddi şartlarla ilgili olması gerekmiyor!