Daha bir hafta önce “Sıkıysa millete gidelim” diyerek başörtüsünü halkoyuna götürme çağrısı yapan Erdoğan’ın önceki gün birdenbire herkesi şaşırtarak “Temel haklar referandum konusu olamaz” gerekçesini ileri sürüp geri adım atması aslında neyin işareti?
Erdoğan’ın hemen ardından bu sefer MHP lideri Bahçeli’den gelen ve yine herkesi şaşırtan “HDP ile görüşmekte sakınca yok” açıklamasının anlamı ne?
Bu iki sürpriz çıkış birbiriyle irtibatlı hamleler mi?
Bu soruların doğru cevabını bulabilmek için mevcut siyasi tabloya dikkatlice bakmak gerekiyor.
Malum, bilhassa başkanlık rejimine geçildikten sonra -vadedilenin aksine- devlet kurumları işlevsizleşti, ülke yönetilemez hale geldi, sorunlar büyüdü. Bunun sonucunda iktidar cephesi yalnızca retorikle yürütülebilen bir siyaset modeline hapsetti kendini, çaresizlikten.
Değerler ve kimlikler üzerinden seçmen desteği temin etme arayışı içinde çoktandır. Üstelik negatif bir siyaset bu. Seçmen kitlesinde ümit uyandırmaya değil korku yaratmaya yönelik bir siyaset. Biz gidersek durumunuz daha kötü olacak, muhalefet gelirse haklarınızı elinizden alacak korkutmasına...