Son dönem yazılarımda sıkça kullandığım “Eski AK Parti” ve “Yeni AK Parti” adlandırmalarını beğenenler ve beğenerek kullananlar olduğu gibi böyle bir ayrımın manasız olduğunu düşünenler de yok değil.
Ben bu ayrımı bir hakkın teslimi olarak görüyorum. Zira yöneliş olarak birbirine yüz seksen derecede zıt hedefleri olan iki ayrı hareketin “sırf adları aynı diye” aynı sayılmaları mantıklı değil. İkisinin de yanlışlarını ve doğrularını ayrı ayrı değerlendirmek lazım.
Örneğin, “Eski AK Parti”nin hazırladığı İstanbul Sözleşmesi hakkında “Yeni AK Parti”nin olumsuz tutumu neden şaşırtmıyor hiç kimseyi? Çünkü hem onu hem de bunu aynı kadronun yapmış olduğunu düşünen yok. Aralarında fark olmadığını düşünen de yok. Yani “Eski AK Parti” ile yenisinin aynı olduğunu düşünen yok aslında.
Yalnızca Erdoğan figürü var her ikisinde de ortak olan. Ama ilkinde ‘hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz’ diye konuşan, ikincisinde ise ‘çatlasanız da patlasanız da...’ diyen, aslında iki ayrı Erdoğan belki...
“Eski AK Parti” bulunmaz Hint kumaşı...