Türkiye’nin pek çok alanda çözülmesi gereken sorunları var. Bir kısmını iyi kötü çözdük; bir kısmını da çözmek için kafa yoruyoruz, çabalıyoruz. Ancak eğitim alanında yaşadığımız problemlerin -çözülmek bir yana- giderek her geçen gün daha da büyümekte olduğu bir gerçek. Bunun en önemli sebebi böylesine önemli bir konunun teknik boyutuyla ele alınması gerekirken, tam aksine ideolojik yaklaşımlara havale edilmesi.
Hatırlarsanız, birkaç hafta önce PISA sonuçları açıklandı. Türkiye 72 ülke arasında 50. oldu. Türkiye’deki öğrencilerin bilim, matematik ve okumada geçtiğimiz yıllardaki seviyelerin de gerisine düştüğü ortaya çıktı. Başta KARAR olmak üzere bazı gazetelerde birkaç gün boyunca konuyla ilgili yorumlar okuduk ama bunların ne ilgili kurumlarda ne de kamuoyunda ciddi bir yansıması görülmedi.
Ama geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim müfredatında yapılan değişiklikler için aynı şeyi söyleyemeyiz. Bu konuyu günlerdir bağıra çağıra konuşuyoruz. Peki ne oldu? Birdenbire eğitimin ciddiyetinin farkına varıp müfredat gibi aslında teknik bir detay sayılması gereken bir konuyu enine boyuna tartışmaya mı giriştik? Maalesef hayır. Çünkü konuştuğumuz boyut meselenin teknik-bilimsel yanıyla değil, politik-ideolojik kısmıyla ilgili. Günlerdir canhıraş tartıştığımız başlıklar ders müfredatından Atatürk ve İnönü’yle ilgili ifadelerin çıkarılması veya cihad kavramının müfredata dahil edilmesi gibi konular…