CUMARTESİ YAZILARI Osmanlı devletine adını veren “kurucu” olarak bildiğimiz Osman Bey’in aslında bir “mutlak monark” olmaktan ziyade “eşitler arasında birinci” diye tanımlanabilecek konumda bir yönetici olması herhalde önemli bir nokta. . . İlk dönem tarih kaynaklarından isimlerini gördüğümüz Akça Koca, Konur Alp, Kara Mürsel gibi savaşçı şeflerin yönetimindeki gazi gruplarının ve Köse Mihal gibi bazı yerel feodallerin bir araya gelmesiyle başlangıçta bir tür konfederasyon olarak şekillenen Osmanlı Beyliği’nde merkeziyetçilik eğiliminin ne zaman ortaya çıktığı ve gaziler konfederasyonunun nasıl merkeziyetçi bir devlete dönüştüğü ise tartışmaya ve spekülasyona açık bir konu. . . Devletin kuruluş dönemleri boyunca çok büyük toplumsal krizlere ve hatta insani trajedilere yol açacak olan merkezileşme adımlarından önce bir gaziler konfederasyonu olarak gördüğümüz yapının bilinen anlamda bir devlete dönüşmesinin de az çok sancılı bir süreçte gerçekleştiği anlaşılıyor. Kurumların oluşması ve siyasi-idari rollerin paylaşılması en azından bazı kesimlerde memnuniyetsizlik oluşturmuş olmalı. Dolayısıyla yönetici kesimler arasında daha çok erken dönemde baş gösteren iktidar mücadelelerinin sosyolojik birer dayanağının olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Osman Gazi diğer savaş beylerine göre “eşitler içinde birinci” durumunda olması yanında aynı zamanda şahsı adına değil ailesi adına iktidar mevkiinde bulunduğundan iktidarını ailenin öteki mensuplarıyla da paylaşmak durumundaydı.