Mafyatik ve feodal yapılarda “suçu üstlendirme” diye bir ahlaksızlık vardır, malum. Ağa takımından birileri suç işlediğinde garibanın biri o suçu üstlenip hapse girer. Karşılığında büyükleri adamcağızın cebine üç beş kuruş koyarlar, dışarıdaki ailesine “sahip çıkarlar”.
Bu yine “alan razı satan razı” durumu. Bir de hiç ilgisi olmadığı halde işlenen suç üzerine atılan -yani cebine para konulmayan, dışarıdaki çoluk çocuğuna da bakılmayan- kurbanlar var. Suçsuz yere ömrünü hapishane duvarları arasında tüketen zavallılar.
Günah keçisi diyoruz bunlara. Aslında metafor olarak kullandığımız bu kavramın kökeninde somut bir uygulama var.
Eski Ahit’te anlatıldığı üzere, Yahudiler vaktiyle (muhtemelen Babil sürgünü döneminde) Kefaret Günü (Yom Kippur) ritüelleri sırasında yıl boyunca işledikleri günahları sembolik olarak bir erkek keçiye yükleyerek günahlardan temizlenirlermiş.
Başka kültürlerde de benzer uygulamalar olduğunu tarih kaynakları haber veriyor. Söz gelimi eski Yunan toplumunda keçi yerine insan kullanılıyormuş bu iş için.
Günahların sebep olduğuna inanılan salgın...