İngiltere’nin Brexit’le probleminin bir türlü bitmeyişi aslında iki yıl önceki halkoylamasıyla alınan kararın toplumun bütününün iradesini ve beklentilerini temsil etmiyor oluşu yüzünden. Diyeceksiniz ki halk oylamasına dayanan, yani halkın çoğunluğunun onayını almış olan bir karar o halkın iradesini nasıl temsil etmez? Demokrasinin bilinen teorik problemleri derin ve içinden çıkılması zor bir konu… Oralara hiç girmeyelim… Ama seçimlerin ve halk oylamalarının pratik problemlerini konuşabiliriz. Hatırlayın… 2016’da gerçekleştirilen Brexit referandumunda oy kullanan Birleşik Krallık vatandaşlarının yüzde 51. 9’u “Avrupa Birliği’nden çıkalım” demişti… Bunun sonucunda ülkenin AB’den ayrılması yönünde teknik ve yasal süreç başlatıldı. Ancak bugün itibarıyla İngiliz toplumunun çoğunluğu Brexit karanının yanlış olduğunu düşünüyor. Bu karardan geri dönme imkânı ise -teorik olarak var ama- pratikte yok gibi. . . Geri dönme imkânı yok ama 2016 referandumuna evet diyen yüzde 51 de bugün ortada yok. Demek ki referandumun kabulü için sözgelimi yüzde 70 oranında evet oyu gerekmiş olsaydı, böyle bir sorun yaşanmayabilirdi.