Yargı gücünün bağımsız ve tarafsız olmadığı bir ülkede devlet yok demektir. Yalnızca kuvvetler ayrılığının temel prensip olarak benimsendiği modern dönemde değil, tarihte düzgün işleyen devlet makinasına sahip her yerde. Roma’da da Osmanlı’da da yargı gücü yürütme gücünden bağımsızdı. Bu bağımsızlık bugünkü şekliyle kesin kurallara bağlanmış olmasa da bağımsızdı.
Osmanlı sisteminde yargı gücü ilmiye sınıfının inhisarındaydı. İlmiye sınıfının da yetki alanı titizlikle ayrılmıştı. Seyfiye (ordu) veya kalemiye (bürokrasi) sınıfları ilmiyenin yetkisi altındaki yargı ve eğitim alanlarına karışamazdı.
Yargı yetkisi klasik monarşilerin tamamında olduğu gibi devletin başı olan padişah adına kullanılıyordu elbette ama teoride bile olsa padişahın yargılama süreçlerine müdahalesi meşru görülmüyordu. Bu bakımdan yargı sisteminin padişahın gücünü sınırlayan bir işlevi olduğunu söylemek bile mümkündür.
Yargı bürokrasisi merkezde ilmiye sınıfının uhdesinde ve devletin diğer organlarından bağımsız olduğu gibi, kadılar da görev yaptıkları yerlerdeki yerel idari otoriteden bağımsız şekilde faaliyet göstermekteydiler.
Modernleşme tarihimizin kilit taşlarından Tanzimat’ın...