Musul Harekâtı dolayısıyla yeniden gündeme geldi: Son 20 yıllık süreç içinde Irak’ın -ve hemen ardından Suriye’nin- nüfusu, altyapısı ve kültürel değerleri yanında milli devlet veya “ulus devlet” karakteri de tahrip olmuş bulunuyor.
Aslında hem Irak hem de Suriye İkinci Dünya Savaşı sonrasında modern anlamda“milletleşme” tecrübesine girişmiş ve benzeri diğer ülkelere göre daha başarılı örnekler oluşturmuşlardı. Yirminci yüzyılın başlarına kadar Osmanlı vilayeti olan bu ülkelerin modernleşme ve milletleşme tecrübeleri bizi de yakından ilgilendiriyor. Çünkü bugün Türkiye sınırları içinde olan diğer Osmanlı vilayetlerindeki toplumsal problemlerin anlaşılması için örnek teşkil ediyor sınırımızın hemen ötesinde yaşananlar. Diğer yandan, hem Irak’ın hem de Suriye’nin milletleşme tecrübesini şekillendiren Baas ideolojisi aslında bizdeki iki asırlık modernleşme arayışlarının bir türevi.
***
Başarılı örnekler dedik. Birçok farklı dinî, mezhebî ve kabilevî aidiyetlerin tarih boyunca kompartımanlar halinde var olduğu bir bölgeden bahsediyoruz. Modernleşme bütün bu toplulukların ortak çıkarlarını ve ortak duygularını öne çıkarmayı gerektiriyordu. Suriye tarihî ve coğrafî konumunun belirlediği sosyal özellikleri sayesinde Irak’a göre modernleşmeye daha yatkındı. Yine de Suriye devleti kurulduğunda kendilerini Suriye milletinin fertleri olarak gören bir nüfus mevcut değildi. Esad rejimi örgün eğitim ve merkezi bürokrasinin araçlarını kullanarak bu sorunun çözümünü büyük ölçüde gerçekleştirdi.