Medeniyetin temeli ne tarımın icadıdır ne de yazının. Ancak “işbölümü”nün icadıyla insanlık medeni gelişmesini gerçekleştirebilmiştir. Durkheim tam olarak böyle demiyor ama dediklerinden bu çıkıyor. Gerçi başka canlılarda da var işbölümü ama işbölümünün faydası üzerine düşünen bir canlı -bildiğimiz kadarıyla!- yok.
Durkheim’a sorarsanız, insanların toplumsal gelişimleri işbölümü sayesinde mümkün olmuştur. Dahası işbölümü insanların topluluk halinde yaşamasını mümkün kıldığı gibi bireysel kimliklerin gelişmesine de zemin hazırlar. Toplum hayatı içinde belirli bir rolümüz olduğu için birey yönümüz gelişir.
İşbölümü demek özü itibarıyla toplum içinde rollerin dağıtılması demektir. Söylemek bile gerekmiyor ki Durkheim’in sosyolojik işbölümü kavramının bir tarafta Adam Smith’in, öbür tarafta Marx’ın ve takipçilerinin tartıştıkları dar anlamlı endüstriyel işbölümü konusuyla çok az ilgisi var.
***
Bizim ilk ve en büyük sosyoloğumuz Ziya Gökalp büyük ölçüde Durkheim’ın izleyicisiydi. Ama bizim millet öyle işbölümü, uzmanlık gibi şeyleri pek sevmez. Mesela, “deprem oluyor deprem uzmanları ekranları dolduruyor, savaş çıkıyor savunma uzmanları çıkıyor ortalığa” diye dert yanan çok kişi gördüm ben. Bunlar yarı şaka söylenmiş olsa da tamamen şaka olmadığını da biliyoruz maalesef. İster yarı şaka ister tam ciddi olsun, uzman görmekten şikayetçi olan başka toplum var mıdır, bilmiyorum.