Geçenlerde denk geldim, sosyal medyada bir grup “yine” İskandinav modelini tartışıyordu. İskandinav ülkelerinde ve Finlandiya’da -aslında genel olarak Batı Avrupa toplumlarında- ekonomik refah, toplumsal gelişmişlik bizim gıpta ettiğimiz seviyelerde, malum.
Bahse konu tartışmada kimileri bu ülkelerde nüfusun az olmasına, kimileri oradaki insanların çalışkanlığına, kimileri de iklimin cömertliğine yoruyordu aramızdaki farkı.
Derken konu -bekleneceği gibi- din meselesine geldi. Aradaki farklılık Müslüman olmamıza bağlandı. Kanıt olarak Arap ülkeleri gösterildi; çünkü bunların hiçbirinde demokrasi yoktu, çoğunda da ekonomik refah.
Evet, bu doğru. Ancak mesela Latin Amerika ülkeleri de ekonomik refah ve demokrasi konusunda İslam ülkelerinden ileri değiller. Ama Müslüman da değiller. Buna ne diyeceğiz?
***
Buna cevaben “Yalnız İslam değil, genel olarak din gelişmeye engel” diyenler çıkacaktır muhtemelen. Oysa bütün tarih boyunca gözlemlediğimiz beşeri ve sosyal gelişme örneklerinin bu iddiayı nakzettiğini görüyoruz. Din bir toplumdaki gelişme dinamiklerini genellikle olumlu yönde etkiliyor, destekliyor. Ancak...