Büyüklerin de bir araya geldiklerinde konuştukları konuların başında -tıpkı bugün olduğu gibi- siyaset, din ve futbol geliyordu.
Ne var ki dünya standartlarında değildi ülkemizdeki futbolun kalitesi. Galiba “konvertibilite”si olmadığı için. İçe kapalı, kendi içinde işleyen, bu yüzden dışarıdan katkı alamayan, dünyadaki teknik gelişmelerden ve taktik yeniliklerden faydalanamayan bir oyundu bizimkisi.
Sonuç olarak uluslararası müsabakalarda pek başarılı olamıyorduk. Ama “şerefli mağlubiyet”lerle övünmekten de geri kalmıyorduk. Milli maçların ertesinde gazeteler “yenildik ama ezilmedik” manşetleriyle çıkıyordu.