İbrahim Kiras Karar Gazetesi

Kapıkulları, devşirmeler ve güç temerküzü

Orta Asya’daki Türk toplulukları merkeziyetçi yönetim modeline bir hayli yabancıydılar. Çünkü sosyo-ekonomik yapı böyle bir siyasi organizasyon modeline ihtiyaç duyurmuyordu. Tarih boyunca o coğrafyada görülen...

09 Haziran 2016 | 173 okunma

Orta Asya’daki Türk toplulukları merkeziyetçi yönetim modeline bir hayli yabancıydılar. Çünkü sosyo-ekonomik yapı böyle bir siyasi organizasyon modeline ihtiyaç duyurmuyordu. Tarih boyunca o coğrafyada görülen devlet yapıları hep “boylar federasyonu” şeklindeki örgütlenmelerdi. Öyle ki Büyük Kağan (Yabgu) ünvanı bile çoğu zaman babadan oğula değil, bir boyun başkanından diğerine geçebiliyordu.

Orta Asya’dan koparak Çin veya Fars havzasına gelip yerleşenler merkezi devlet aygıtıyla da tanıştılar. Ancak bugünkü anlamda, yani modern devlet modeli çerçevesinde bir merkeziyetçilikten söz etmediğimizi belirtelim. Gerek İran Selçukluları gerekse Anadolu Selçukluları az çok merkeziyetçi bir siyaset aygıtına sahipti. Ancak hiçbirinde bu model Osmanlı’daki kadar katı değildi. Ne var ki Osmanlı da ilk başta merkeziyetçilikten epeyce uzak bir yönetim altındaydı. Osman Bey’in aslında bir mutlak monark olmaktan ziyade “eşitler arasında birinci” diye tanımlanabilecek konumda bir yönetici olduğu bilinmeli...

Birtakım savaşçı şeflerin yönetimindeki gazi gruplarının ve bazı yerel feodallerin bir araya gelmesiyle başlangıçta bir tür konfederasyon olarak şekillenen Osmanlı Beyliği’nde merkeziyetçilik eğiliminin ne zaman ortaya çıktığı ve gaziler konfederasyonunun nasıl merkeziyetçi bir devlete dönüştüğü tartışmaya ve spekülasyona açık bir konu... Ama bildiğimiz, bunun birdenbire gerçekleşmediği, padişah otoritesinin ve Saray’ın merkezi rolünün zaman içinde tedrici şekilde arttığı…

Osmanlı Beyliği’nin konfederatif yapısının kuruluş yıllarından sonra da uzunca bir süre ve Anadolu’dan ziyade özellikle Rumeli’de devam ettiğini görüyoruz. Rumeli’deki gazi gruplarının liderleri kendi bölgelerinde neredeyse Fatih devrine kadar -iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Osmanlı Sarayı’na tâbi diyebileceğimiz şekilde- yarı özerk veya tam özerk bir yönetim sürdürmekteydiler.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Farklı görüşte olmak’la ‘düşman olma’nın sınırı 21 Kasım 2024 | 195 Okunma Kleopatra’nın burnu daha kısa olsaydı 16 Kasım 2024 | 148 Okunma Erdoğan nasıl aday olacak 12 Kasım 2024 | 487 Okunma Bahçeli, Erdoğan’ın taşlarıyla mı satranç oynuyor? 07 Kasım 2024 | 1.389 Okunma Yanıltıcı bilgileri alenen yaymak 05 Kasım 2024 | 158 Okunma