Herkes bilir: “Değer siyaseti”, yani reel durum üzerinden değil de toplumun idealleri üzerinden oy istemek seçimde para eden bir yoldur. Ama bir kitle partisini iktidara getirmek -veya iktidarda tutmak- için yeterli değildir. Hamaset karın doyurmaz çünkü. Bu bakımdan, ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenen veya üstlenmeye talip olan siyasi kadrolar halka “açlık” vaat ederek oy isteyemezler.
Churchill gerçi İkinci Dünya Savaşı’na girerken halka kan ve göz yaşı vaat ettiğini söylemişti ama “ülkesine savaş kazandıran başbakan olarak” girdiği ilk seçimi kaybetti. Halkın yöneticilerden beklentisi savaş kazanması değil, mümkünse ülkeyi savaşa sokmamasıdır. Mamafih savaşa sokmamak da tek başına bir şey ifade etmez tabii. Öyle olsaydı aynı savaştan sonra İsmet İnönü yönetimi iktidardan düşmezdi.
Hiçbir hükümetin halkın gündelik hayatındaki sıkıntıları küçümseme lüksü yoktur. Demirel’in hep tekrarlanan “Tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur” sözü bunu anlatır. Seçmenin oy verme tercihlerinde en büyük belirleyici her yerde ve her zaman ekonominin durumudur. Çünkü insanlar şunu...