İbrahim Kiras Karar Gazetesi

Katar meselesinin aslı faslı

Suudi Arabistan ile BAE’nin başını çektiği altı başkentin Katar’a karşı başlattığı izolasyon atağının arkasında Basra Körfezi etrafındaki ülkeler arasındaki bloklaşma olgusu...

06 Haziran 2017 | 1.909 okunma

Suudi Arabistan ile BAE’nin başını çektiği altı başkentin Katar’a karşı başlattığı izolasyon atağının arkasında Basra Körfezi etrafındaki ülkeler arasındaki bloklaşma olgusu var. Bu bloklaşmanın arkasında ise jeopolitik gerekçeler.

Suud ve Körfez emirlikleri için başlıca iki hayati tehdit söz konusu. Biri İran. Körfez haritasına şöyle bir bakarsanız İran’ın komşuları için ne anlam ifade ettiğini kolayca görebilirsiniz. Petrol ve doğalgaz lojistiğinin emniyeti Tahran’ın siyasi rasyonaliteden ayrılmamasına bağlı. Ancak devrimden bu yana dünya sisteminden tecrit edilmiş halde olan ve zaman zaman ciddi siyasi ve askeri tehditlerle de karşılaşan İran’ın siyasi rasyonelliği hemen terk edebilecek bir potansiyel gösterdiği de inkâr edilemez. Dolayısıyla Körfez monarşileri 1979’dan bu yana diken üstünde oturuyorlar. Hem Suudi Arabistan’da hem de Bahreyn, Yemen gibi ülkelerde önemli oranda bir Şii nüfusun mevcut olması da bu tehdidin ciddiyetini arttırıyor.

***

İkinci hayati tehdit ise ideolojik içeriği ne olursa olsun antimonarşist akımlar… Biliyorsunuz, hem Suudi Arabistan hem de BAE öteden beri radikal dinî akımlara ve örgütlere destek vermekle suçlanırlar. El-Kaide bunlardan biri… Ne var ki selefi İslam anlayışının yaygınlaşması için milyar dolarlar harcayan bu ülkeler Selefi örgütlere nazaran oldukça ılımlı bir İslam anlayışını benimseyen İhvan-ı Müslimin cemaatine karşı aşırı sert bir tutum içindeler. Dünyanın dört bir yanında silahlı radikalleri destekliyorlar ama görünürde silahlı kanadı bile olmayan İhvan’ı terör örgütü kabul ediyorlar.

Aslına bakarsanız, Suudiler veya Körfez emirlikleri için karşılarındaki yapının hangi dini anlayışı taşıdığının fazla bir önemi yok. İslam coğrafyasındaki selefi yapıları kendi iktidarlarının meşruiyetine zemin olması için destekliyorlar. İhvan’a ve benzer çizgideki dini yapılara ise antimonarşist çizgileri dolayısıyla kendi iktidarlarını tehdit ettiği için karşı çıkıyorlar. Denklem bu kadar basit.

Peki Katar bu işin neresinde?

Esas olarak Katar da nüfus yapısı itibarıyla Selefi/Vahhabi din anlayışına sahip olan bir Körfez monarşisi. Katar’ın da petrolü ve doğalgazı Basra Körfezi’nden Hürmüz Boğazı kanalıyla dünyaya sevkediliyor. Yani Katar da öbür Körfez monarşileriyle “aynı gemide”… Buna rağmen Katar komşularının aksine hem İran’la hem de İhvan’la iyi ilişkiler içerisinde. Nasıl oluyor bu iş?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Farklı görüşte olmak’la ‘düşman olma’nın sınırı 21 Kasım 2024 | 192 Okunma Kleopatra’nın burnu daha kısa olsaydı 16 Kasım 2024 | 148 Okunma Erdoğan nasıl aday olacak 12 Kasım 2024 | 487 Okunma Bahçeli, Erdoğan’ın taşlarıyla mı satranç oynuyor? 07 Kasım 2024 | 1.389 Okunma Yanıltıcı bilgileri alenen yaymak 05 Kasım 2024 | 158 Okunma