Osmanlı toplum yapısında olumsuz yönde bir değişimin ve toplum kesimleri arasında anlaşmazlık belirtilerinin görülmeye başlandığı tarih Kâtip Çelebi’ye göre hicri 1063 yılıdır. Daha doğrusu, padişahın durumun vahametini gördüğü tarih. Bu tarihten önce en son 1053 yılında bütçe dengesi sağlanmıştır. Yani tam on yıldan beri gelir gider dengesi bozulmuştur; gelir azalmakta, giderler artmaktadır. Yaşanan sorunun sebeplerinin ve çözümünün araştırılması için, o günün hükümdarının talimatıyla, devlet yöneticileri seferber olurlar. Birbiri ardınca yapılan toplantıların neticesi olarak bu konuda görüşü ve önerisi olan herkesin bildiklerini ve düşündüklerini paylaşması çağrısı yapılır. Bunun üzerine, devrinde Hacı Halife adıyla da anılan Kâtip Çelebi -görevden kaçmak olmayacağından- konu hakkındaki fikirlerini “Düstur’ul Amel” başlıklı küçük bir risale şeklinde kaleme alır. Söz konusu risalenin girişinde “birtakım kurallarla birbirine bağlanmış insanlardan oluşur” diye devlet kurumunu tarif eden Çelebi (dolayısıyla) devletlerin de insanlar gibi büyüme, duraklama ve gerileme devirleri geçirmek zorunda olduklarını söyler. Bilahare tarihçi Naima’nın da daha sonraları “Naima Tarihi”nin mukaddimesinde (devrin aydınları arasında bilmeyen yoktur diye herhalde, Hacı Halife’nin adını anmadan) aynen tekrarlayacağı bu ifadeler aslında İbn Haldun’un Mukaddimesine dayanmaktadır ve Osmanlı devrinin en bilinen iki “Haldunist”inden biri Kâtip Çelebidir. (Diğeri de Naima.