Buna karşılık, diyelim ki o semtin tarihi dokusunu veya çevre değerlerini koruma hedefiyle ilgili bir sivil toplum kuruluşu görmek kolay kolay mümkün olmaz. Bugün yaşadığımız problemin özetini veren tablo budur.
Yaşadığı şehri bile kendi “memleketi” olarak benimseyemeyen insanların teşkil ettiği bir toplumdan söz ediyoruz. İstanbul’da yaşayan İstanbullu değil, İzmir’de yaşayan İzmirli değil. Ama elbette kendini yaşadığı yere değil doğduğu -veya ailesinin geldiği- toprağa ait hissetmesi kimsenin kişisel kusuru değil.