CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün Maltepe’deki miting alanında sonlanan uzun yürüyüşü daha önce benzerine rastlamadığımız bir eylem biçimi olarak dikkat çekmekle kalmadı; aynı zamanda siyasi iklim üzerinde ciddiye alınması gereken etkilere de yol açtı. Bazıları bu eylemin zamanlamasını haklı gerekçelerle eleştirdiler ama yürüyüşün tam da 15 Temmuz’un yıldönümüne rastlaması Kılıçdaroğlu’nun takvim tercihinden ziyade CHP’li Berberoğlu’nun tutuklanmasına tepki olarak başlatılmasıyla ilgili. Ne var ki tam da bu sebeple, yani FETÖ’nün MİT tırları kumpasıyla bağlantılı bir konudan hareket edilmesi yüzünden geniş bir kesimin CHP’nin Adalet yürüyüşüne mesafeli durduğu söylenebilir. Pazar günkü miting konuşmasında Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz konusunda halkın geniş kesiminin hassasiyetlerine hitap eden ifadelerinin yanında “hapisteki askerler için, linç edilen askerler için yürüdük” gibi nereye gittiği belirsiz bazı beyanlarda bulunmaktan geri kalmaması bu konuda ana muhalefet cephesinde hiç değilse bir kafa karışıklığı olduğunu gösteriyor. 16 Nisan referandumu öncesinde ortaya atılan “kontrollü darbe” iddiasının uyandırmış olduğu tepkilere rağmen hâlâ bu konuda netlik gösterilmemesi ciddi bir sorun. *** Peki, özellikle AK Parti ve MHP tabanlarını rahatsız eden böylesi çıkışlar CHP tabanında rahatsızlık uyandırıyor mu? Hayır, aksine çoğunlukla memnuniyetle karşılanıyor. O tabanda mevcudiyetini bildiğimiz bir hissiyata karşılık geliyor bu söylem. Ama biliyoruz ki Kılıçdaroğlu yönetimi epeyce süredir CHP’yi geleneksel tabanının dışına taşımaya yönelik bir siyasi strateji izliyor. Bu söylem o stratejiye uygun mu diye bakılması lazım. Zaten 16 Nisan sonrasında artık yalnızca geleneksel parti tabanlarına dayalı bir siyaset anlayışının sürdürülmesinin anlamı kalmadı.