Devlet denilen sosyal organizasyon bilebildiğimiz kadarıyla aşağı yukarı beş altı bin senedir var dünya üzerinde. Yani pek yeni bir icat sayılmaz.
Bazı düşünürlere göre suç işleyenleri cezalandırmak için, bazılarına göre ise insanlar arasındaki kargaşa ve çatışmalara engel olmak için bir otorite ihtiyacından doğmuştur devlet kurumu. Başka bazı düşünürler ise devletin insan topluluklarının oluşmasıyla, yani toplumsal hayatın ortaya çıkışıyla birlikte kendiliğinden oluştuğu kanısındadırlar.
Altı bin yıl önce Mezopotamya’da kurulan ilk şehirlerden bu yana temel işlevi değişmeyen devletin birçok özelliği de aynı kaldı. Ancak bundan birkaç asır önce çok önemli bir özelliği tarihe karıştı: Yöneticilerin kişisel tutumlarına bağlı olarak işleyişi. Şahısların kontrolü altındaki kurumlar yerine kuralların ve kurumların kontrolü altındaki yöneticiler modeli öne çıktı.
Modern devlet denildiği zaman daha ziyade demokratik katılıma/temsile ve ortak kimliğe dayalı milli devlet kastedilir ama şahıslar yönetiminden kurumlar yönetimine geçiş de önemli özeliklerinden biri bu yeni siyasi organizasyon modelinin.
Batı Avrupa’da burjuvazi 16. yüzyıldan itibaren “yönetme...