Tarihe baktığınızda görüyorsunuz ki insanları birbirine düşürmüş, kan akıtmış, büyük acılara yol açmış görünen bazı dinî anlaşmazlıklar aslında çoğu defa dinî olmayan anlaşmazlıkların vitrinidir. Yani siyasi anlaşmazlıkların. Elbette siyasi anlaşmazlıkların arkasında da daima ekonomik çelişkiler vardır.
Siyasi veya ekonomik birtakım hedeflere yönelik olarak toplumların veya toplum içindeki belirli kitlelerin harekete geçirilebilmesi için öncelikle din motivasyonuna başvurulmuştur tarih boyunca. En işe yarar, en ucuz, en kolay, en garantili yol olduğu için.
Çünkü din bütün dünyada toplumsal değerleri üreten kurumdur, hiç değilse moderniteye kadar. Dolayısıyla dinî yapıları kontrol edebilen güçler toplumu kontrol etme/yönlendirme imkânı da bulmuş, böylelikle ekonomik ve siyasi hedeflerine ulaşma yolunda avantaj sahibi olmuşlardır.
Bazen çok büyük kitleler böylesi amaçlar doğrultusunda mobilize edilebilmiştir. Haçlı seferleri en iyi örneğidir bunun.
Avrupa’nın nerdeyse dört bir yandan kuşatma altında olduğu, “Hristiyanların Akdeniz’de bir tahta parçası dahi yüzdüremediği”, merkezi krallıkların zayıflayıp feodal yapıların güçlendiği ve...