Aşağıdaki yazıyı yedi sekiz ay kadar önce kaleme almış ama birtakım sebepler yüzünden yayımlamamıştım. Bu sebeplerin ilki galiba o sıralarda gündemin bir anda değişmesi ve başka bir konuya eğilme zaruretiydi. Ancak bu ertelemenin asıl sebebi yanlış anlaşılma endişesiydi. Gazete yazarı kimliğiyle buradaki eleştiri ve uyarıları ifade etmenin maksadı doğru anlaşılmayabilirdi. Artık yanlış anlaşılacak bir durum kalmadığı için “aslında buraya nereden ve nasıl geldiğimizi” bir kez daha hatırlatmak üzere o yazıyı şimdi paylaşmak istedim...
***
Geçtiğimiz aylarda Macarların popülist başbakanı Orban’ın altı
partili muhalefet ittifakına karşı kazandığı seçim zaferi
Türkiye’de de gündem olmuştu. Macaristan seçiminin bu derecede
ilgimizi çekmesini daha çok iki ülke liderleri arasındaki
benzerliklere bağlayarak şunları yazmıştım o zaman:
“Macar Başbakanı Orban popülist politikalarıyla bütün dünyanın
dikkatini çeken bir siyasi figür olarak zaman zaman bizim
cumhurbaşkanına benzetiliyor. O da tıpkı Erdoğan gibi sık sık
özellikle Batı kamuoyunun tepkisine yol açan birtakım açıklamalar
yapıyor. Ülkesindeki muhalefete, basına ve sivil topluma karşı sert
önlemlere...