İsrail’in Gazze halkına yönelik vahşi soykırım saldırıları altı aydır devam ederken Ankara’nın tutumu birçoğumuzu şaşırttı, bir çoğumuzu da öfkelendirdi.
Çünkü içerideki kamuoyuna “Katil İsrail, soykırımcı Netanyahu, mücahit Hamas” diye hamaset dolu nutuklar atıldığı halde soykırımcı devletle ne diplomatik ne de ticari ilişkiler kesildi.
Yalnızca alelacele bir boykot kampanyası kotarıldı, çoğunun İsrail ile ilişkileri bile kuşkulu olan bazı firmaların ürünlerinin tüketilmemesi istendi vatandaştan. Anlı şanlı hocalar, gazete yazarları, televizyon konuşmacıları “Gazzeliler için bizim yapabileceğimiz tek şeyin bu boykota iştirak etmek olduğunu” söylediler.
Ama öte yandan İsrail’e gıda, elektrik, çimento, demir-çelik, “av silahı”, barut, uçak yakıtı, hatta dikenli tel gibi ürünlerin satıldığı ortaya çıktı.
Tepkilere rağmen bu kirli ticaret ilk günden bu yana kesintisiz devam ettirildi. Benzer şekilde diplomatik ilişkilerimizi de kesmeyi düşünmedik. Öyle ki Gazze’deki soykırım hakkında Uluslararası Adalet Divanı nezdinde Güney Afrika dava açtı. Biz bu davaya müdahil olmaya bile yanaşmadık.
Çünkü...