İYİ Parti lideri Akşener, geçen hafta partisini hedef alan tartışmalar hakkında “Eylül ayı geldiğinde birileri İYİ Parti’yi linç etmek için harekete geçiyor. Kim yapıyor, nasıl yapıyor, neyi amaçlıyor anlamaya çalışıyoruz” demişti.
Elbette bunu kimin yaptığını ve niçin yaptığını bilmiyor olamaz, “tecahül-i arifane” dediğimiz kadim yönteme başvurmuş bu ciddi meseleyi konuşurken. Neden bilmez görünmeyi tercih ettiği sorusunun cevabı ise mevcut ittifak yapısının hassasiyet taşıyan doğasında aranmalı herhalde.
Eylül ayının nasıl bir önemi var bu işlerde, biz de onu bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey varsa o da bu ülkede cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hiçbir zaman olağan şartlarda gerçekleşmemiş olduğudur. Bu makamın bugüne göre sembolik sayıldığı dönemlerde bile olağanüstü hadiselere şahitlik ettik. Kavgasız gürültüsüz geçen seçim görmedik. (Bunları unutanlar veya detayları merak edenler Prof. Hikmet Özdemir’in “Atatürk’ten Günümüze Cumhurbaşkanı Seçimleri” başlıklı eserine göz atabilirler.)
Cumhurbaşkanlığı makamı -belli dönemlerde sembolik bir değer de taşısa- devlet hiyerarşisinde son basamak, siyaset piramitinin zirvesi olarak her siyasetçi için daima “kızıl...