Siyasette demagoji, hayal satma, göz boyama kullanışlı yöntemlerdir her zaman. Bunu tecrübeyle biliyoruz. Öyleyse bir partinin göz boyayarak oy alabilmesi tamamen kendi maharetinin sonucu mu? Hayır, tamamen değil. Bunun için öncelikle birilerinin gözlerini boyatmak istemesi lazım.
Daha doğrusu, burada gerekli olan iki faktör var: Birilerinin gözlerini boyatmaya istekli olması, başka birilerinin de bu hizmeti sunma kapasitesine sahip bulunması. İşte bu iki faktör bir araya geldiğinde seçim sandığı seyran oluyor!
Baksanıza: Kayırmacılığı sistemleştirmek için mülakat diye bir uygulama getiren hükümet, şimdi mülakatı kaldıracağım diye propaganda yapıyor. “Kamuya işe alımları gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız” diyor.
Heterodoks diye bir “model” getirip ekonomiyi batırmış, şimdi onu kaldıracağım diye propaganda yapıyor. Akılla, bilimle kavga ederek görülmemiş seviyelere çıkardığı enflasyonu seçimden sonra tek haneli rakamlara indirmeyi vaat ediyor. Ekonomimizin büyüklüğünü dünya sıralamasında 17’den 21’e geriletmiş, şimdi ilk 10’a gireceğiz diye oy istiyor.
Deprem konusunda bugüne kadar...