Minarelerinde yeniden ezan okunan, içinde yeniden namaz kılınan bir Ayasofya hayali, bu yönüyle Türkiye’nin “Batı dünyasının tahakkümünden bağımsızlaşması” ve “kökleriyle yeniden buluşması” tasavvurunu temsil ediyordu. Çünkü İstanbul’un cami-i kebirinin müze yapılması Batı karşısındaki yenilgimizin kabulünün ve içselleştirilmesinin tezahürü olarak görülüyordu.