Musul konusunun gündeme gelişiyle birlikte yeniden Lozan ve Misakı Millî üzerine tartışmalar başlayınca birtakım ezberler de tekrar meydana çıktı. Bir yanda Millî Mücadele’yi bile önemsizleştirme pahasına Lozan’ın “hezimet” olduğunu kanıtlama peşinde bir tutum dikkat çekerken öbür yanda ise Atatürk’ün sözlerine ve özellikle Nutuk’a kutsal metin muamelesi yapıp döneme ait her konuyu Nutuk’a göre açıklama ve anlama tutumu var. “Misakı Millî metnini Mustafa Kemal yazıp İstanbul’a gönderdi; onlar da bunu Meclis’te okuyup oyladılar” şeklindeki anlatı bunun örneği.
Biliyorsunuz, önceleri Ahd-i Millî diye anılan milli yeminin metni son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Felah-ı Vatan Grubu üyeleri tarafından belirlenmiş ve vatan topraklarının bağımsızlığından taviz verilmeyeceğine ilişkin kararlılık bütün dünyaya ilan edilmiştir. Böylece bir anlamda Millî Mücadele’nin anayasası ortaya konulmuştur. Millî Mücadele tek bir kişinin eseri olmadığından o mücadeleyi başlatan kadroların tamamı bağımsızlık yolunda yürütülecek direnişin esasları üzerinde kafa yormuş, bu konuda birbirleriyle tartışmış ve sonunda bir hareket tarzı üzerinde anlaşmışlardı. Misakı Millî’de ifade edilen hususlar Millî Mücadele’nin bugünkü tabirle kırmızı çizgilerini ifade eder.