İbrahim Kiras Karar Gazetesi

Pamuklar, buğdaylar, Felemenk ve İngilte

Modern sanat “modern hayat”a gösterilen refleks demiştik… Bu çerçevede, modern şehirli insan tekine özgü duyguları ve duyarlığı ifade eden temalardan söz etmiştik… Şehirli bireyin...

14 Nisan 2018 | 249 okunma

Modern sanat “modern hayat”a gösterilen refleks demiştik… Bu çerçevede, modern şehirli insan tekine özgü duyguları ve duyarlığı ifade eden temalardan söz etmiştik… Şehirli bireyin can sıkıntılarını, tutkularını, özlemlerini dile getiren şairlerde rastladığımız “bulunulan yerden uzaklara kaçma arzusu”nu da bu temalardan biri olarak zikretmiştik… Yeni bir hayat tarzı olarak modernlik bizde Batıdan yaklaşık bir asır sonra görüldüğüne göre modern sanatın ve buradaki konumuz itibarıyla modern şiirin de buna yakın bir süre sonra karşımıza çıkmış olması şaşırtıcı değil. Modernliğin toplumsal yaşayışımıza dahil oluşu aşağı yukarı Birinci Dünya Savaşı sonrasının, yani Cumhuriyet döneminin hadisesi. Dolayısıyla “ilk modern” dediğimiz kuşağın 1920’li ve 1930’lu yıllarda eser vermeye başlayan şairlerimizden oluşması da doğal. Modernliğin getirdiği sıkıntıları, şehir hayatının –hatta bazen dünya hayatının- verdiği sıkıntıyı ilk duyan kuşaktır bu. Sözünü ettiğimiz tavrın ilk örneklerini Necip Fazıl’ın 1920’lerde yazdığı gençlik şiirlerinde bulduğumuzu belirtmiştik geçen haftaki yazıda. Kaldırımlar şairinden birkaç yaş küçük olan Ahmet Muhip Dıranas da “Binmişim bir gemiye -Ve böyle biteviye                  Gidiyorum- Bir diyar olsa gerek” derken aynı duyarlık dairesinin içindedir. Bu arada elbette Batılıların “fin de siecle” dedikleri ondokuzuncu yüzyıl sonu şairleriyle de akrabadır. Çünkü bu kuşağın bindiği gemi artık modernliğin gemisidir. (Dıranas’ın “Bitmez Tükenmez Can Sıkıntısı”, “Bezginlik” veya “Kadavra”, “Darağacı” gibi şiirleri de, başlıklarından da anlaşılacağı üzere, “modern” duyarlığın örneği olarak zikredilebilecek şiirlerdir. ) Dıranas’ın akranı Cahit Sıtkı Tarancı da -yine Necip Fazıl’ı hatırlatan- bir şiirinde Ani bir kararda Edip şehre veda Niçin acep niçin Yolcusu değilsin Sen de bu geminin? diye seslenir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Farklı görüşte olmak’la ‘düşman olma’nın sınırı 21 Kasım 2024 | 192 Okunma Kleopatra’nın burnu daha kısa olsaydı 16 Kasım 2024 | 148 Okunma Erdoğan nasıl aday olacak 12 Kasım 2024 | 487 Okunma Bahçeli, Erdoğan’ın taşlarıyla mı satranç oynuyor? 07 Kasım 2024 | 1.389 Okunma Yanıltıcı bilgileri alenen yaymak 05 Kasım 2024 | 158 Okunma