AK Parti içindeki tartışmalar bağlamında vaktiyle yine burada tartışmıştık: Refah/Fazilet içindeki yenilikçiler grubu tarafından kurulduğu zaman AK Parti lider partisi değil, kadro partisiydi ve genel başkanın oradaki konumu “eşitler arasında birinci” şeklindeydi. Zaten eski partilerinde istişare kültürünün ve demokratik mekanizmaların olmayışından şikayetle yeni parti girişimini başlatan grup ortak aklı ve istişareyi esas alan bir yapı oluşturmak niyetiyle yola çıkmışlardı. Ancak Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminden gelen popülaritesi ve kişisel karizması karşısında bu yapı ilerleyen zamanda giderek lider partisi hüviyeti kazanacaktı. Gelgelelim bu dönüşüm sürecini yalnızca Erdoğan’ın yönetim anlayışıyla veya kişisel ajandasıyla açıklamak eksik ve yanlış olur. Buradaki temel problem siyaset kültürümüzle ilgili. İnsanoğlunun toprağa yerleşip tarım yapmaya geçmesinden çok önce başlamış bir hikâye bu. Günümüzde de durumun çok değiştiğini söyleyemeyiz. İnsan doğası çok çabuk değişmiyor çünkü. Hatta çoğu yerde yönetim gücü ve yönetme yetkisi geniş bir grubun veya zümrenin elinde olsa bile orada da muhakkak görünürde bir lider figürü bulunur. Çünkü insan sürüsü başında bir çoban ister daima.