Altılı masanın teşekkülü ve ardından Millet İttifakı çatısı altında kurulan ortaklık yalnızca siyasi açıdan değil, Türkiye’deki toplumsal kutuplaşma ikliminin zayıflatılması gereği bakımından da değerli bir fırsat. Her ne kadar öncelikle siyasi aritmetiğin ve konjonktürün gereği olarak bir araya gelmiş olsalar da farklı kültürel/ideolojik arka planlara sahip partilerin farklılıklarını bir yana bırakıp milletin selameti adına iş birliği masasına oturabilmiş olmaları önemli bir imkân.
Buna karşılık tam da kutuplaşma ikliminin etkisiyle bu iş birliği masasını kabullenmekte zorlanan, hatta dinamitlemeye uğraşan birileri de başından beri eksik olmadı.
Bu ittifak yalnızca iktidar cephesini rahatsız ediyor değil. Tuhaf ama CHP’yi destekler görünen kesimde de altı partiden beşine karşı gösterilen şiddetli düşmanlık bugünkü aşamada bile devam edebiliyor.
Sokaktaki adamdan söz etmiyoruz. Belirli bir camiada kanaat önderi konumunda görünen aydınlardan, yazarlardan söz ediyoruz.
Geçmiş dönemde de AK Parti iktidarlarına “Başbakanın eşi başörtülü” gibi gerekçelerle itiraz eden ve aslında dolaylı yoldan iktidar partisine en büyük desteği vermiş olan...