Rahmetli Erbakan Hoca vatandaştan kendi partisi için oy isterken “Takım tutar gibi parti tutmayın” uyarısında bulunurdu. Bunu söylerken, körü körüne sürdürülen parti sadakatinin insanları “Ülkeyi kim daha iyi yönetir” sorusunu sormaktan alıkoyduğunu anlatmak istiyordu. Çünkü ideal olan, oy kullanacak kişinin kendi kendine bu soruyu sorup aklının ve vicdanının vereceği cevap doğrultusunda hareket etmesidir. Ama öyle olmuyor, her ne olursa olsun tuttuğu takımı desteklemekten vaz geçmesi düşünülemeyecek taraftar gibi oy veriyor seçmen. Buna politik sadakat diyoruz.
Benim gözlemime göre, üç çeşit “politik sadakat” duygusu oy verme tercihlerimizi belirliyor: İdeolojiye sadakat, partiye sadakat ve lidere sadakat. İdeolojik angajmanla oy kullananlar en geniş kesim. Sağcı seçmen solcu partiye, solcu seçmen de sağcı partiye hiçbir şart altında oy vermiyor. Partiye sadakat işler yolunda gitmiyorsa belli ölçülerde gevşeyebiliyor ama ideolojik kamplar arasında geçiş yine mümkün olmuyor. Lidere sadakat duygusu ise en alttaki en zayıf halka olmakla birlikte bazı nadir durumlarda partiye sadakatin ve hatta ideolojik sadakatin bile...