Hayat tarzı meselesi bizim ülkede ne yazık ki gündemden düşmeyen bir tartışma konusu. Çünkü toplum kültürel bakımdan homojen değil. Hatta fazlasıyla heterojen. Bizim toplumda birbirinden farklı kültürlere sahip ve dolayısıyla birbirinden farklı biçimde yaşayan kesimler var. Ama dünyanın her tarafında var bu. Kiminde daha az kiminde daha fazla ama var. Bazı ülkelerde bu kültürel farklılıklar “yönetilebiliyor”; bazılarında ise gerilimlere, çatışmaya ve giderek kaosa, hatta yıkıma yol açabiliyor.
Dikkat ederseniz, dünyada etnik çatışmalar veya mezhep kavgaları sosyo-ekonomik bakımdan gelişmiş, müreffeh ülkelerde görülmüyor pek. Bunun sebebi insanların refaha ulaşınca kimlik problemlerini veya kültürel tercihlerini bir kenara bırakmaları değil. O ülkelerde refahı sağlayan faktör neyse sosyal düzeni ve uyumu sağlayan da o. Yani adalet dağıtabilen bir hukuk düzeni… Kanun önünde eşitlik… Temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olması...