Demokrasilerde halk tüm yanlışları denedikten sonra doğru olanı bulur, demiş Churchill. İlk başta biraz abartılı görünse de birçok yerde yaşanan tecrübeler hatırlandığında isabet derecesi fark edilen bir tespit bu.
İnsan olarak bizler yaptığımız tercihlerden kolayca vaz geçmiyoruz. Bunun psikolojik yapımızla ilgili bir boyutu var öncelikle: Destek verdiğimiz bir partinin yaptıklarının yanlış olduğunu kabul etmek verdiğimiz destekten dolayı kendimizi de söz konusu yanlışlardan sorumlu duruma düşürür diye korkuyoruz.
Bunun için ne olursa olsun tercihlerimizi meşrulaştırma veya rasyonelleştirme gereği duyuyoruz.
Herhangi bir konuda herhangi bir tercihte bulunduğumuzda bundan sonraki davranış ve tutumlarımızın bu önceki tercihe uygun olması zorunluğunu hissetmemize psikoloji bilginleri “tutarlı kalma baskısı” adını veriyorlar.
Bir insan inançlarıyla davranışları arasında uyumsuzluk ortaya çıktığında iç dünyasını rahatsız eden bu uyumsuzluğu çözmek için gerçekleri kafasında eğip bükebiliyor. Buna da “bilişsel çelişki” diyorlar.
Belki de bu gibi psikolojik sebepler yüzünden seçmen olarak da siyasi tercihlerimizden hemen...