Bir ülkede konsolidasyon siyasetiyle sonuç alabilmek için o ülkede toplumsal ayrışmaların ve kutuplaşmanın mümkün olduğunca keskin olması icap eder ki buradan siyasi bir kutuplaşma da zuhur edebilsin. Olmayan bir şeyin siyaset tarafından kullanılması söz konusu olamaz. Yani kutuplaşma sebep, konsolidasyon siyaseti sonuçtur. Siyasetin burada yaptığı iş, üzerine su dökmesi gereken ateşe benzin dökmektir yalnızca. Ateş yakmak değil. Buradaki “ateş” toplumun kendi dinamiklerinin ürünü olan iç ihtilaflardır. “Konsolidasyoncu siyaset” bu ihtilaflar üzerinde sörf yapar tabiri caizse.
Hep söylüyoruz: Bu ülkedeki temel mesele toplumumuzun birbirine kapalı kompartımanlardan müteşekkil olan kültürel yapısı. Bu “toplumsal kompartımanlaşma” problemimizin gerisinde ise toplumsal güven problemimiz var. Daha doğrusu, bu iki problem boyuna birbirini besleyip büyütüyor.
Toplumsal yapının bütünleşik olmayışı küçük grup aidiyetlerinden büyük grup aidiyetine geçişe izin vermiyor. Modern anlamıyla millet olunamıyor. Yani ortak bir geçmişin varisleri ve ortak bir gelecek idealinin sahipleri olarak bir yerde buluşulamıyor. Dolayısıyla insanlarımız kendi...