Yönetim mekanik bir işleyiş değil. Belirli bir zihniyetin uygulama alanına çıkışı. İyi yönetim de kötü yönetim de sonuçta bir anlayışın ürünü. Dolayısıyla bir ülkede söz gelimi yalnızca ekonominin kötü yönetildiğinden, yalnızca dış politikanın kötü yönetildiğinden söz etmek anlamlı olmaz. Veya tam tersine iyi yönetildiğinden… Yönetimdeki hâkim anlayış bütün alanları etkiler. Aynı yapı içindeki birbiriyle ilgisi yokmuş gibi görünen bütün alanlar bileşik kaplar gibi benzer tepkiler verirler. Böyle olunca meselenin tek tek şahıslarla da ilgisi olamaz. “Ahmet’in yönettiği dönemde falanca kurum çok iyi çalışıyordu, Mehmet gelince bozuldu” diyebilmek için ancak kurum özelliği taşımayan bir işletmeden söz ediyor olmamız gerekir. Kurumsal karakteri olan bir yapının işleyişini kişisel tercihler kolay kolay değiştiremez çünkü. Yönetici diyelim ki verimliliği artırmaya yönelik hedeflerin gerçekleştirilmesi konusunda kendisinden beklenen katkıyı yapamıyorsa oturduğu koltuğu bir başkasına devretmesini sağlayacak mekanizmalar kendiliğinden devreye girer.