Haçlı Seferleri sırasında Suriye’de birbirleriyle mücadele halinde olan Müslüman emirliklerden bir kısmı işgalci Avrupalılarla savaşırken bir kısmı da Haçlılarla birlikte kendi dindaşlarına karşı savaşıyordu.
“Hilal-Haçlı kavgası” hamasetiyle yetişen bizlere böyle bir şey tuhaf geliyor şimdi ama siyasetin doğası bu. Üstelik bugünkü durum da farklı değil. Çünkü siyasetin doğası değişmiş değil.
Her devletin önceliği kendi güvenliğini garantilemek, kendi çıkarlarını temin etmektir. Devlet yönetiminde insani hassasiyetlerin payı hiç yoktur demeyelim ama çok azdır. Devleti yönetenler ancak kendi toplumlarının bu yöndeki birtakım taleplerini -gerekli ve sakıncasız bulurlarsa- uygulamaya dönüştürebilirler.
Özellikle bugünkü demokratik düzen içinde kamuoyunun hassasiyetleri ve talepleri çok daha fazla önem taşıyor. Çünkü seçimde oy kullanılıyor. Ancak iktidarların kamuoylarını belli ölçüde etkileme imkanına sahip oldukları da unutulmamalı. Ayrıca hükümetlerin belirli konulardaki tutumlarını ve uygulamalarını kendi kamuoylarına başka türlü yansıtmaları da her zaman mümkündür.
Demek ki insani konular söz konusu olduğunda bütün...