İslamcılık akımı ondokuzuncu asrın son yarısında ve yirminci asrın ilk çeyreğinde özellikle aydınlar muhitinde etkili olmuş ama Cihan Harbi sonunda imparatorluğun dağılması neticesinde sahneden çekilmişti. Çünkü cumhuriyet rejiminin kuruluşunun ardından teşekkül eden yeni siyasi tabloda varlık sebebi büyük ölçüde ortadan kalkmıştı. Ne demek istediğimi açıklamak için herhalde İslamcılık fikriyatının aslî niteliklerinin neler olduğunu hatırlatmam gerekiyor: Bu akımın üç ana sütunu var. İslamcılıktan söz etmek için her üçünün de bir arada olması lazım. Sacayağı gibi. İlki öze dönüş fikri. İkincisi ittihad-ı İslam ve antiemperyalizm, üçüncüsü istibdatla mücadele. . . Bu akımın mensupları Müslüman toplumlarda hâkim olan İslam anlayışının modernitenin ürettiği yeni sorunlara cevap veremeyişimizin temel sebebi olarak gördükleri için dinin tarih boyunca biriken bidat ve hurafelerden -daha doğrusu belirli zamanların şartlarına bağlı yorumlardan- arındırılarak “öze dönüş”ün gerçekleşmesini zorunlu saymışlardır.