CUMARTESİ YAZILARI İslamcılık ve Türkçülük akımlarının aşağı yukarı aynı dönemde ortaya çıkıp aydınlar arasında yaygınlık kazanmaları tesadüf değil. Keza her iki akımın çok uzun bir süre boyunca aynı mecraları paylaşabilmeleri de taşıdıkları bazı ortaklıklardan dolayı normal kabul edilmeli. (İkinci Meşrutiyet döneminde Sırat-ı Müstakim dergisinde, İslam Mecmuası’nda ve Türk Yurdu’nda Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp gibi Türkçülerle Mehmet Akif, Şeyhülislâm Musa Kâzım, Mehmed Şerafeddin, M. Şemseddin gibi İslamcılar aynı sayfaları paylaşıyorlardı. Zaten bu aydınların çoğu İttihat ve Terakki Fırkasında da bir arada bulunuyorlardı. ) Her iki fikir akımı da Tanzimat politikalarının yol açtığı toplumsal reaksiyonun ürünleri bir bakıma. Aynı zamanda da Tanzimat politikalarına tepki olarak ortaya çıkmış olan Yeni Osmanlılar hareketinin varisleri. Mamafih Tanzimat da fantezi olsun diye değil, zorunluluklar icbar ettiği için girilen bir yoldu. Ama tıpkı ciddi ameliyatların çoğu gibi ağrılara-sızılara ve vücutta bazı hasarlara da yol açtı. *** Osmanlı yönetici sınıfı çok uzun zamandır yaşanan problemlere çözüm olarak modernleşme politikalarına yönelmiş ve bu yolda önemli adımlar atılmış bulunuyordu.