Yunan mitolojisinin meşhur hikayelerinden birinde Atina kralı Theseus siyah yelkenli bir gemiyle Girit adasına giderek burada canavar Minotour’u öldürdükten sonra beraberinde Kral Minos’un kızı Ariadne ile geri döner. Theseus’un gemisi bu olayın hatırasını yaşatmak üzere asırlar boyunca Atina meydanında sergilenir. İnsanlar kutsal bir mabedi ziyaret eder gibi gemiyi görmeye gelirler.
Ne var ki ahşap gemi zamanla güneşin altında ve rüzgarların önünde yıpranır. Bu yüzden çürüyen tahta parçaları her defasında yeni bir parçayla değiştirilir. Sonunda değişmeyen hiçbir parça kalmaz.
Yunan felsefeci Plutarhos, “Geminin parçalarının hepsi değiştiğine göre Atina meydanında sergilenen gemi hâlâ Theseus’un gemisi sayılabilir mi?” diye soracaktır.
Filozofların kimileri “Evet, fonksiyonu ve kimliği itibarıyla hâlâ Theseus’un gemisi bu” derken, kimileri de “Hayır, materyal malzemesi itibarıyla bu artık başka bir gemidir” cevabını verdiler Plutarhos’un sorusuna.
Asırlar sonra ise İngiliz düşünür Thomas Hobbes bu soruyu çifte paradoksa dönüştürdü ve “Çıkarılan eski tahtalar daha sonra aynı...