1912’de Atlas Okyanusuna gömülen Titanik döneminin en büyük yolcu gemisiydi. O günkü dünyanın en yüksek teknolojisiyle inşa edildiği için “batmaz” denilen geminin ilk seferinde batması sonucu 1.514 kişi hayatını kaybetti. Hem facianın şok edici büyüklüğü hem de yolcular çoğunlukla tanınmış kişiler oldukları için Titanik kazası o gün bugündür hafızalardan uzaklaşmadı. Romanlar yazıldı, filmler çekildi, medyada her vesileyle geminin neden ve nasıl battığına ilişkin spekülasyonlar yapılmaya devam etti.
Üzerindeki ilgi halesi hiç eksilmeyen “lanetli gemi” hakkında geçenlerde sosyal medyada bir paylaşıma denk geldim. Titanik battığı zaman yolcular arasında bulunan Amerika’nın en büyük zenginlerinden ikisinin kurtarma sandalındaki yerlerini kadınlara ve çocuklara verdiklerine dair eski malum hikaye aktarılıyordu…
Gerçek olması zor bir hikaye bu. Ama beşer muhayyilesi masallar uydurmaya yatkındır. Bu masallar bir ihtiyaç doğrultusunda, başka insanlara bir mesaj vermek, bir fikri veya inancı duyurmak amacıyla uydurulur.
“Titanik’teki milyarderler” hikayesi de bir ihtiyacın ürünü olmalı. Mesela...