Türk milli kimliğinin İmparatorluk devrindeki muadilinden söz etmek anakronik görünebilir ilk bakışta ama dünyada millet olarak adlandırılan toplumların tamamının aynı özelliklere sahip olduğunu düşünmüyorsanız belki de anakronizm yok burada.
İmparatorlukları ister milletler ailesi diye, isterse milletler federasyonu veya konfederasyonu diye tanımlayın, imparatorluğu oluşturan unsurlar arasında daima bir hiyerarşi vardır. Avusturyalılar ile Macarlar arasında bile hiyerarşi vardı. Hatta İngilizlerle İskoçlar arasında bile… Dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucu unsuru olan Türklerin “millet-i hâkime” statüsüne sahip olması olağanüstü bir durum değil. Ancak Türklerden söz ettiğimizde iki büyük sorunla karşılaşıyoruz: İlki, tam olarak kimlere Türk diyoruz? İkincisi, kendilerine Türk dediğimiz insanlar bu adlandırmayı benimsemiş miydiler?
Her iki sorunun da cevabını aynı yerde bulacağız… Türk adlandırmasının bir etnik kimlik ifadesi olmanın ötesinde neredeyse bugünkü modern millet kavramına karşılık gelecek şekilde kullanımını Türklerin komşularında görüyoruz. Ortaçağ sonlarından başlamak üzere yakın zamanlara kadar Batı dillerinde Türk adlandırmasının karşılığı “Müslüman”dı. Özel olarak ise Osmanlı Müslümanları kastediliyordu. Söz gelimi Avrupalıların dilinde yine Müslüman anlamına gelen“Sarazen” adı daha fazla Araplar ve özellikle Mağripliler için tercih ediliyordu. Osmanlı asırlarında Rumeli’de İslam’ı benimseyenler için “Türk oldu” denildiğini zaten biliyoruz. Bu anlamda Boşnaklar veya Arnavutlar da Türk oluyordu. Demek ki Türk etnik isim olmanın ötesinde bugünkü anlamda millet ismiydi.
***