Bazıları IŞİD veya El Kaide gibi örgütlerin varlığını yalnızca dinin katı bir yorumunun eseri sayma eğiliminde.
Oysa radikal politik hareketler topluma ve otoriteye karşı tepkilerini, öfkelerini ifade etmek isteyen kesimlere bir “dil” sağlar. Belki bir meşruiyet zemini verir. Tıpkı 1960’larda, 70’lerde Marksizm’in yaptığı gibi…
Radikal politik hareketler içinde yer alan hiç kimse inandığı dinin veya benimsediği teorinin gereği bunu yapmaz. Onu kişisel dünyası buna zorlar. Radikal politik hareketleri besleyen din veya ideolojiler değildir. Toplumsal sorunlardır. Kişileri buraya yönelten de kendi kişisel sorunlarıdır.
Bugün başta IŞİD olmak üzere birtakım terör gruplarının ortaya çıkışına sebep olan problemler aynı zamanda çağdaş medeniyetin krizine yol açtığı düşünülen problemler.