Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı’nın başladığı günlerde bir yazı yazmıştım, “Hem siyasi hem askeri başarı” diye… “Uzun bir hazırlık süresi içinde planlandığı anlaşılan operasyonun askeri bakımdan başarısı, konuyla ilgili uzmanların ortak tespiti. Siyasi bakımdan ise harekâtın Türkiye için dış politika kazanımlarına dönüşebilecek sonuçlar getirmesi mümkün ve muhtemel görünüyor” demiştim. O yazıya sağdan soldan bazı itirazlar geldi, erken bir kutlama yaptığım ileri sürüldü. Oysa bugün gelinen noktada konunun hem siyasi hem de askeri yönünün çok iyi düşünülmüş ve hazırlanmış olduğu herkesin kabul ettiği bir vakıa artık. Çünkü bölgedeki terör unsurları bütünüyle tasfiye edilirken Mehmetçiğimizin korkulanın altında bir kayıpla tamamladığı, üstelik sivillerin neredeyse burnu kanamadan gerçekleştirilip sonuca ulaştırılmış bir askeri harekattan söz ediyoruz. Kuşkusuz, YPG unsurlarının Afrin şehir merkezinde bir direniş göstermekten kaçınmaları bu sonucu kolaylaştırdı ama bunun da esas itibarıyla Türkiye’nin hem askeri hem de siyasi çabaları sayesinde gerçekleştiğini kabul etmek gerekiyor. İyi kötü bir mukayese imkânı vermesi bakımından ABD’nin 11 Eylül sonrası günlerde Afganistan ve Irak’ta gerçekleştirdiği askeri işgal operasyonlarını hatırlayın. Irak Savaşı’nın ABD’ye maliyeti 3 Trilyon Dolar olarak hesaplanmıştı. Afganistan işgalinin faturası ise 1 Trilyon Dolar. Amerikalıların yalnızca Irak savaşında kaybettikleri asker sayısı yaklaşık 5 bin.